11 Mayıs 2010 Salı

ÇOCUĞUNUZUN EV ÖDEVLERİNE YARDIM ETMELİ MİSİNİZ?

Çocuğunuzun ev ödevlerine yardım etmeli misiniz?

Ödev kavramı, en yakın anlamıyla sorumluluk kavramını bize çağrıştırmaktadır. Aslında daha okula başlamadan önce üstümüze düşen sorumluluklarla başedip, gelişimimize katkı sağlamış oluruz. ‘Ev ödevi’ olarak anılan akademik terim, okul hayatının başlaması ile birlikte çocuğun hayatında yer edinmeye başlamaktadır. Sınıf içerisinde işlenen dersin; sınıf dışında gerekli egzersizlerle desteklenip; çocuğun akademik gelişiminin yanında sorumluluk duygusuna katkıda bulunduğu bir gerçektir. Ancak burada önem verilmesi gereken diğer önemli nokta; ev ödevlerinin her yaş için akademik ve sosyal gelişimde etkili olduğu ancak ödevlerin içeriğinin dersin içeriği ile aynı ölçüde olması gerektiğidir. Bu şekilde düzenlenen ödevler başarının artması ve özdisiplininin gelişmesine katkı sağlaması açısından yararlı olmaktadır.

Ev ödevlerinin ‘günlük ödev’ halinde verilmesi çocuğun öğrenme becerilerini düzenli bir şekilde kullanabilme ve bu düzeni bir alışkanlık haline getirebilmesi için önemlidir. Bu düzen, çocuğun plan yapma ve uygulama becerisini geliştirip; öğrendiği her yeni bilgiyi daha kalıcı olarak hafızasında depolamasına yardımcı olacaktır. Ödevlerle birlikte pekişen bilgiler, ilerleyen öğrenim hayatında öğrenilmesi gereken daha karmaşık bilgilerin yerleşmesinde kolaylık sağlayacaktır. Bu şekilde gelişen alışkanlıklar; aslında çalışma becerileri dediğimiz; çocuğun kendine özel bir akademik çalışma stili geliştirmesine neden olacaktır.

Çocuğun hayatının öncekinden daha planlı gitmeye başladığı ilkokul döneminde; anne ve babanın planlayan ve yönlendiren olma rolü artmaktadır. Bu rol hem model alınarak; hem de sözel ve davranışsal yollarla çocuk tarafından öğrenilerek günlük hayatta uygulanmaya başlanır.

Ödevlerin düzenli olarak uygulanması konusunda anne babaların çocuğun kendi çalışma ortamını yaratmasında ona yardımcı olmaları şarttır. Çünkü çalışma ortamı, çocuğun varolan dikkatini ve ilgisini toparlayıp; uygun aralıklarla çalışmayı gerçekleştirebileceği bir çevre içerisinde sağlanabilmektedir.. Çocuğun çalışabilmek için bağımsız bir odasının olması yararlıdır. Ancak bunun gerçekleşememesi halinde herhangi bir odanın uygun kısmı çalışma için ayarlanmalıdır. Çalışırken dikkati dağıtabilecek objelerin ortamdan uzaklaştırılması da ilginin sürekliliğinde gerçekleşebilecek kesintileri engelleyecektir. Bunun dışında gerekli olabilecek çalışma materyallerinin, oda ışığının ve masanın düzeninin çalışmaya başlamadan önce hazırlanması; tekrar bunlar için zaman harcanmaması ve dikkatin çalışma sırasında dağılmaması için gerekli ön hazırlıklardır.

Uygun çalışma ortamı ayarlandıktan sonra, belirli bir çalışma planının, çocuğun da dahil edilerek hazırlanması; çalışmadan düzenli verim artışı alabilmek için gereklidir. Çalışma saatleri, çocuğun çalışmak için verimli olabileceği zaman dilimleri göz önüne alınarak ayarlanmalıdır. Bu zaman dilimlerinin çocukla birlikte planlanması; çalışmaya başlangıçta olmasını istediğimiz istekliliğin artmasına ve çocuğun sorumluluk duygusunu hissetmesine yardımcı olacaktır. İlkokul dönemi başlangıcında; ödevlere yapılan anne baba müdahalesinin fazla olması sonraki yıllarda yapılandan daha fazla yararlıdır. Ancak bu müdahalenin miktarının çocuğun çalışma becerileri geliştikçe azalması ve çocuğun kendi başına yaptığı ödev miktarının artması gerekmektedir. Bu durumun aksi geliştikçe; çalışma becerilerinin ve alışkanlığının yeterli düzeye gelemediği dolayısıyla anne–babanın ve çocuğun beklentilerinin karşılanmadığı gözlenecektir. Bunun haricinde; sorumluluk duygusunun pekişmemesi sonucunda anne-baba desteğine bağımlı kalma oranı artacaktır.

Ödev süresince, çalışmayı çocuğunuzla karşılıklı olarak yürütmeniz daha yararlı olacaktır. Sadece yönerge veren ve yapılan çalışmanın kontrolünü üstlenen anne–baba ile çalışmak; geçirilen zamanı sıkıcı hale getirebilmektedir. Anne–baba kontrolüne bir yenisini ekleyen bu durum yerine; çocuğun ders konularını size danışarak ve daha sonrasında kendisinin deneyerek öğrenmesine izin vermek her iki tarafı da daha fazla tatmin edecek; aynı zamanda ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki zedelenmeyecektir. Yapılanları dışarıdan gözleyen ve kontrol eden konumumuz; başarısızlık durumunda çocukta suçluluk duygusunun oluşmasına neden olabilir. Bu gibi bir durumda; çocuğun öğrenme motivasyonu ve dikkati dağılabilir; kendini zorlayıcı yararsız çalışmalar içine sokabilir.

Fiziksel ortamın ayarlanması dışında; çocuğun yaptığı işten dolayı takdir edilip cesaretlendirilebilmesi, ödevle; dolayısıyla dersle ilgili motivasyonunu arttırarak; dikkatini ve ilgisini daha iyi toparlayabilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca anne ve baba ile geçirilen vaktin bu alanda da başarıyla işletilebilmesi; ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin farklı bir alanda başarıyı elde etmesini sağlayacaktır. Çocuk başarısız hissettiği zamanlarda kendini birlikte çalıştığı ebeveynine karşı suçlu hissedebilir. Bu durum gerçekleştiğinde; anne-baba ya kendi becerilerini ya da çocuğun başarısını göz önüne alarak kaygı duyabilirler. Bu durumda hissedilecek kaygı çocuk için yeterli düzeyde olmalıdır. Bunun okul hayatının ilk yıllarında çok fazla hissettirilmemesinin yararlı olmasının dışında; her çocuk için farklı bir motive edici etkisi olabilmektedir. Bazı çocuklara başarılarının ve başarısızlıklarının sebeplerini hissettirmek başarı için olumlu bir ön adım olurken; kimi çocuk bu durumu çoğunlukla ‘kendi başarısızlığı’ olarak ele alır ve yoğun kaygı yaşar. Farkedilen başarı durumunun, motive edici etkisi düşünülerek, çocuğun cesaretlenmesi ve çalışması gereken konuya ilgisinin artması için kullanılmalıdır.

Ödevin tamamının çocukla birlikte yapılması; kendi başına plan yapma, sıraya koyma ve diğer çalışma becerilerinin gelişim hızını yavaşlatır. Ayrıca sorumluluk kavramıyla birlikte çocuktan beklediğimiz ders çalışma alışkanlığının gelişmesi hedeflerimizden diğeridir. Tek başına yapılmayan işlerde; yaptığımız işin sonuçlarını görüp ileri hedefler koyabilmemiz zorlaşır. Bu nedenden dolayı; çocuğun kendi çalışma programını planlayıp uygulamaya koyabilmesinde; çok fazla ‘birlikte çalışma’ yapılmamalıdır.

Ödevi olan Çocukların Anne-Babalarına Tavsiyeler..

Ödevin yapılması gereken saatlerde; çocuğun çalışması gereken ortama yakın yerlerde dikkati ve ilgiyi dağıtabilecek çok fazla uyaranın olmamasına dikkat edin. TV, radyo, yüksek sesle konuşan bir grup gibi belirli uyarıcılar dikkatin toparlanmasını ve ilginin sadece çalışılması gereken materyale yönlendirilmesini zorlaştıracak niteliktedir. Örneğin okul çağında birden fazla çocuğunuz varsa aynı zamanlarda çalışmalarını engellemek yerine; farklı iki ayrı mekanda çalışmalarını sağlamak daha yararlı olabilmektedir.

Ödevin yapılma zamanını ayarlamak için çocuğunuzla birlikte verimli bir zaman dilimi ayarlamaya çalışın. Birlikte bir zaman aralığı belirleyip, dinlenme payı bırakarak, her gün uygulanabilecek bir program oluşturun. Bu durum onun çalışma faaliyetleri ile ilgili sahiplenme duygusunu pekiştirecek ve duruma ilgisini arttıracaktır. Eğer çocuk ödev planlamasını kendi başına yapabiliyorsa; bu konuda onu yüreklendirmekten çekinmeyin.

Ödevi başarıyla bitirmesi ve yanlışlarının az olması, en az onun kadar bizim de gerçekleşmesini istediğimiz bir durumdur. Ancak hataların yapılmaya başlanması çocuk için başarısız sıfatını kazanmasını, dolayısıyla kendini yetersiz hissetmesini gerektirecek bir durum olmamalıdır. Onun başarısı gösterdiği çaba ile değerlendirilmelidir. Harcadığı zamanı ve emeği takdir ederek, yanlışlarını daha fazla çaba sarfederek düzeltebileceğini göstermek önemlidir. Ayrıca o dersle ilgili başarının tek göstergesi ödevler olamayacağı için; değerlendirmenin tamamının bizim tarafımızdan yapılmaması da gereklidir. Öğretmenin değerlendirmesinin önemine yapılan vurgu; ödevlerini yapmaktan kaçınan bir çocuk için sorumluluk hissedebileceği bir hal oluşturabilmektedir.

Ödevlerin yapılması konusunda çocuğunuzla karşı karşıya gelmeniz, durumu bir çatışma olarak görmesine ve bu durumu gerektiğinde bir koz olarak kullanmasına yol açabilir. Bunun dışında, çocuğun bu konuyu çatışma içinde yaşaması; sarfettiği çabaya rağmen başarısız olarak hissetmesine ve sizden gelen uyarıları ceza olarak görmesine sebep olabilir. Bu durumda yapılması gereken, ilgili ve destekleyici bir tutumla başarıların ortaya çıkartılmasına çalışmaktır.

Çocuğun beklenen plan içerisinde yaptığı çalışmanın sonucunda anne babadan bir beklentisi olabilir. Bu durumda kendi istediği bir faaliyeti her zamanki şekliyle gerçekleştirmesine izin vermek; yapılan çalışmanın olumlu bir kazanıma dönüşmesine yardımcı olacaktır. Ancak bu durumun kazanıma dönüşmesinde; ona yaptıklarından dolayı onaylayıcı ifadelerde bulunmak ve övmek, olumlu duygularının pekişmesine katkı sağlayaaktır.

Çocuğun ödev yapması kendi başına birçok yönü kapsayan bir durumdur. Hem akademik becerilerinde bir artmanın gerçekleşmesi, hem de şimdiki hayatı ve yetişkin yaşamı için sorumluluk duygusunun gelişmesinde etkili olmaktadır. Çocuğun bu kazanımları elde etmekte güçlük yaşadığı farkedildiğinde bir uzmana başvurulabilir.

Emre Altınel
Psikolog


www.bebekcocukdunyasi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızla katkı sağladığınız için teşekkür ederiz...