14 Haziran 2010 Pazartesi

Bırakın Kirlenerek Öğrensin

Çocukların bu yaşlarda kirlenerek öğrendikleri doğru mudur?


Çocuklar her yaşta farklı gelişimsel özellikler gösterirler. Bu doğrultuda çocukların hangi yaşlarda hangi gelişim özelliklerini gösterdiğinin bilinmesi gerekmektedir. 3-6 yaş döneminde fiziksel gelişim , bebeklik dönemine oranla daha yavaşlamıştır. Bu durum bütün organlarda, hacim , oran ve çalışma becerileri bakımından farklılıklar olduğu anlamına gelmektedir. Bu değişiklik vücudun farklı yerlerinde, farklı hızlarda ve değişik yaşlarda gerçekleşmektedir.
Motor gelişim çocuğun hareket gelişimi anlamına gelmektedir. Motor Gelişimde belli bir sıra vardır : Önce baş, sonra sırasıyla omuzlar ve kollar, gövde, bacaklar ve ayaklar gelişir. Çocuklar yetişkinler gibi hareket etmeye gereksinim duyarlar. Çocuğun bu becerileri kazanabilmesi, önce bu becerilerle ilgili organların olgunlaşmasına, daha sonra ise öğrenmeye bağlıdır. 3-4 yaş çocukları kendi bedenlerini tanımaya başlarlar ve hareket yeteneklerini de anlamaya başlarlar. Bu dönem çocukların çıraklık dönemi dediğimiz bir dönemdir. Vücut acemiliği yaşarlar. Beceri gelişimi yavaş yavaş ilerlediği için çocuklar kırarak, bozarak, kirleterek, dağıtarak öğrenirler. Zaten kırmak bozmak dağıtmak da gelişimlerinin bir parçasıdır. Başta hiç bir yaptıkları mükemmel olmaz çünkü organizayson becerileri de tam anlamıyla gelişmemiştir. 3-4 yaş, çocuğa bunları öğretmek için uygun bir zamandır. Fakat dağıtırken toplamayı bozdukları bir şeyi onarmayı ya da onarmak gerektiğini de öğretmek kendi kişilik gelişimleri için yararlı olacaktır.

Çocuklar kirlenerek nasıl bir çok şeyi iyi bir şekilde kavrayabiliyor, öğrenebiliyor ve anlayabiliyor?
Çocuklar hayatı yani çevrelerindeki herşeyi tanımak isterler. Gerekirse bir pikniğe gidildiğinde özgürce koşup oynayacak, gerekse evde kendi yemeğini yerken etrafa döküp saçacak gerekse de resim yaparken bütün eli yüzü boya olacaktır. Bütün bunlar çocuğun hayata alışması, etrafını tanıması için yapması gereken unsurlardır. Beceri gelişimi henüz tamamlanmadığı için de yaptığı her türlü işte mutlaka kirlencektir. Kirlendikçe öğrenecektir. Çocuk kirlenecek diye ona fırsat verilmediği takdirde gereksinim duyduğu gelişmelerden geri kalması kaçınılmaz olacaktır. Ona hayatı öğrenmesi için her türlü fırsat verilmelidir ki gelişimini en doğru şekilde tamamlayabilsin. AMa kirlenmemesi için ona fırsat verilmemesi onu cam fanus içinde büyütmek olacaktır.

Anne-babaların çocuklarını sürekli temiz tutmaları, onları nasıl etkiliyor? Bu şekilde davranılması doğru mudur? Yanlışları nelerdir?
Anne babalar çocuklarını sürekli temiz, pırıl pırıl görmek isterler. Kendileri için en değerli varlık olan çocuklarına kendilerine göstermeikleri özeni gösteren anne babalar onları her zaman temiz görmek istemişlerdir. Çünkü çocukların temizliği annelerin en hassas olduğu konulardan biridir. Sadece kendilerinin temizliğinin yanısıra giydikleri kıyafetlerin oynadıkları oyuncakların dokundukların yerlerin bile tertemiz olmasını isterler. Sırf kendileri , eşyaları temiz kalsın diye onların dünyaya açılımını kısıtlamak onları cam bir fanusun içinde büyütmeye benzer. Ama anne baba olarak onları cam fanus içine sokmak yerine istedikleri yerde istedikleri gibi eğlenmeli kirlenmelidirler. Çocukları sürekli temiz tutmak yerine onlara temizlenmeyi öğretmek daha doğrudur. Çünkü kirlenmeden bir hayat öğrenilemez. Ama eğer kirlenmemelerini sağlamak yerşne kirlendiklerine onlara nasıl temizlenmeleri gerektiğini öğretmek daha doğru bir yaklaşımdır. Mesela elleri boya olup kirlendikleri zaman, boyama işi bittiğinde ellerini hiç bir tarafa sürmeden hemen ellerini yıkamalarını öğretmek , hiç boya yapmamalarını söylemekten daha yapıcı bir yaklaşımdır.

Çocuğun kirlenerek öğrenmesi gelişimin bir parçası mıdır?
Çocuğun kirlenerek öğrenmesi gelişimin bir parçasıdır. 3-4 yaşlarında çocuklar merak ettikleri herşeyin cevabını çevreyi araştırarak almaya çalışırlar. Bunun için de çocuğun becerilerinin geliştirilmesi gerekir. Çocuk da bu becerileri mutlaka ki hatalar yaparak öğrenecektir. Örneğin çocuğun küçük kas gelişiminin desteklenmesi için parmak boyası hamur gibi materyallerle oynaması gerekir. Bu gibi oyunlar çocuğun üstünü başını , aynı zamanda etrafı da kirleterek oynayabilecekleri oyunlardır. Bu oyunları oynaması onun küçük kas gelişimini olumlu etkileyecek oynayamazsa eğer bu becerileri gelişmeyecektir. Eğer pislenmesin ya da ev berbat olmasın diye çocuğa bu tarz oyunlar oynatmak yerine örneğin sadece puzzle (ki puzzle hiç bir tarafın kirlenmesine sebebp olmayacak bir oyundur) yaptırırsak bazı becerileri eksik kalmış olacaktır. Bu sebeple çocuğun farklı yönlerde gelişimini sağlayabilmek amacıyla değişik beceri türlerinin gelişimine olanak tanımak gerekmektedir. Örneğin kas gelişimi için çocuğun koşup oynaması yeri geldiğinde düşmesi gerekmektedir. Bunun için de çocuğun açık alanda koşup oynaması yürümesi gerekmektedir. Fakat bu durum çocuğun kirlenmesine neden olacağından anne babalar genelde bunu desteklemeyebilirler. Bu becerilerin gelişmesi için çocukların anne babaları tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü hiç bir beceri 3-4 yaşlarında tam anlamıyla gelişmediğinden bu çocukların hata yapma olasılığı, becerememe olasılığı veya etrafı kirletme olasığı çok fazladır. Bu nedenle anne babaların bu durumu bilmeleri ve buna uygun davranmaları gerekmektedir.

Çocuklar neden bu dönemde elindeki oyuncakları sürekli etrafına döküp saçar?
Bu dönemde organizasyon becerileri tam gelişmemiş olduğundan elindekileri döküp saçarlar, düşürürler ve kirletirler. Koşup oynarken düşer bir yerlerini çarparlar. Tüm bunlar bedenlerinin yeni tanıyor olması ve bedenlerine karşı acemilikleri sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Bunun en aza indirgenmesi için anne babanın çocuğa destek olması aşırı tepki vermemesi gerekmektedir. Anne baba çocuğa model olarak da vücutlarını nasıl kullanacağını öğretebilirler.

Anneler çocuklarının etrafı kirlettiklerinde, dağıttıklarında veya üstünü başını kirletmiş bir şekilde gördüklerinde hemen tepki verirler? Bu çocuğun öğrenmesini nasıl etkiliyor?
Öncelikle anneler bu yaş çocuğunun neyi yapıp yapamayacağını bilmeli ve ona uygun tepkiler vermelidirler. Çocuklar etrafı kirlettiklerinde onlara sinirli bir şekilde tepki vermek yerine onlara yaptıkları şeyin etrafı dağıtmadan kirletmeden nasıl yapılacağını öğretmelidirler. Böylece bir dahaki sefere denediklerinde daha az kirlenmek için çabalayacaklar buda hem daha az kirlenmelerini sağlayıp hem de yaptıkları işi daha özenle yapmalarına sebep olacaktır. Aynı zamanda çocuğa negatif tepki vermek yerine o an durumu toparlamayı öğretmek yerlere dökülenleri toplamak, üstü kirlendiyse soyunup onları kirliye atıp yeni bir şeyler giymesi gerektiğini öğretmek gerekir. Bu durumda çocuk hem etrafı kirlettiğinde toplamasını, veya etraf dağıldığında düzenlemesini hem de daha az kirleterek çalışmayı öğrenecektir. Çocuğa hemen tepki vermek , onu bu işlerden soğutacak yapmasını engelleyecektir. Bu durum çocuğun gelişimini de engelleyebilir.

Çocukların etrafı veya kendi üstlerini kirletmelerine tamamen izin vermeliler mi? Yoksa buna bir sınır koymalılar mı?
Çocuklar tabii ki etrafı kirleterek öğrenecekler fakat bunun bir sınırı olmalıdır. Anne baba her koşulda çocuğa kural koymalı ve bu koyduğu kuralların arkasında durmalıdır. Çünkü çocuklar bu yaşlarda kendi kararlarını veremeyecekleri için anne babalarının kararlarına ihtiyaçları vardır ve bu kararlara uymak zorundadırlar. Anne baba çocuğun etrafı kirletmesine izin vermelidir fakat buna bir sınır koymalıdır. Bu sınırı da çocuğa açıklamalıdır. Örneğin boyama yaparken çocuğun üstü kirlendiğinde hemen o boyama bırakılıp çocuğa kızılıp üstünü değiştirip bir daha boyama yapmasına izin vermemektense, boyama bitene kadar üstünün kirlenmesine izin verilmeli , fakat boyama zamanı bitince bu şekilde oturulamayacağı çocuğa söylenmelidir. Boyama bitince de öncesinde söylendiği gibi çocuğun üstünün değiştirilmesi sağlanmalıdır. Aynı zamanda eğer etraf da kirlendiyse onu toparlanması gerektiği çocuğa bildirilmeli ve gerekirse birlikte toplanmalıdır.

Anne-babalar bunları çocuklarına nasıl bir dille anlatmalıdır ki, çocuk yaptığının doğru veya yanlış bir şey olduğunu anlasın.
Anne babalar çocuklarına bunu uygun bir dille şöyle anlatabilirler : yapacakları şeyin etrafın kirlenmesine sebep olabileceğini bunun için dikkat etmesi gerektiğini, eğer etraf pislenirse oyun bittikten sonra birlikte orayı toplamaları gerektiğini söylemek gerekir. Bu durumda çocuk etraf pislense bile yaptığı faaliyete devam edebileceğini fakat bitince toplaması gerektiğini öğrenebilir. Ama çocuğa bu durum asla kızarak söylenmemelidir, bu çocuğu korkutabilir. Bunun yanı sıra çocuğa sürekli etrafı temizlemesi gerektiği de söylenirse bu da çocukta temizlik takıntısı yaratabilir. Bu nedenle ne çok fazla uyarılması ne de tamamen sınırsız bırakılmaması gerekmektedir.

Uzm. Psikolojik Danışman Fani Sinay
http://www.bebekcocukdunyasi.com/

12 Haziran 2010 Cumartesi

1-2 Yaş Keşfetme Zamanı

1-2 yaş, bebeklerde fiziksel, zihinsel, sosyal, dil ve motor gelişimi bakımından önemli değişimlerin görüldüğü bir çocukluğa geçiş dönemidir. 1-2 yaş çocuğunun becerilerinin gelişimi çevredeki uyaranların miktarı ile doğru orantılıdır; yani ne kadar fazla uyaran varsa, gelişimi o kadar hızlı olur.


Bu yaş çocuğunun uzayan boyu ve artan kilosu ile beraber hareket etme becerisi de artmıştır. Artık ayağa kalkmış; ve ilk adımlarını atmaya başlamıştır. Bazı çocuklarda ilk adımlar 11.ayda görülürken, bazıları 15-16 ay civarında yürürler. Ayrıca 1 yaş itibariyle küçük nesneleri tutabilir, bazı objeleri iç içe koyabilir, ya da daha büyük bir kutuya atıp tekrar çıkarabilirler. Düşünme, anlama, taklit etme ve kavrama becerilerinin hızla gelişmeye başladığı görülür. Kendince sesler çıkarır; duyduğu sesleri ve gördüğü birçok davranışı taklit etmeye çalışırlar. İlk kelimeler duyulur. Hatta, 2 yaşlarına doğru 2 kelimeli cümleler de kurabilirler. Söyledikleri kelimeler sınırlı da olsa, duydukları birçok şeyi anlarlar. Anne babalarının küçük isteklerini yerine getirebilirler. “Evet” ve “Hayır” dendiğinde bunların ne anlama geldiğini kavrayabilirler. Bu nedenle de artık yetişkinlerle daha kolay iletişim kurabilirler.

1-2 yaş çocuğu sosyal ilişki kurmak ister; insanlarla bir arada olmaktan ve değişik oyunlar oynamaktan zevk alır. Yabancılarla tanıdığı kişileri birbirinden ayırtedebilir ve bu nedenle bir yabancı ile karşılaştığında korkup endişelenebilir. Çocukta güven duygusu ilk bir yılda gelişir. Anne ve babanın ona karşı tutumu, ona yaklaşımı önemlidir. Çocuğun, ne olursa olsun, her zaman annesinin onun yanında olacağını ve ihtiyaçlarını karşılayacağını hissetmesi gerekir. 1 yaş itibariyle de çocuk bu güven duygusunun rahatlığıyla anneden ayrı kalmaya biraz daha tolerans gösterebilir ve çevresini yaşayarak öğrenmeye, tanımaya başlar. Ancak, unutulmamalıdır ki, fiziksel yakınlığı ve güveni hissetmeye hala ihtiyacı vardır. Kısacası, 1 yaşla beraber artık çevresini yaşayarak keşfetmeye çalışan, bağımsız bir birey olmaya başlar. Dış dünyayı kontrol edebildiğinin, birçok şeyi kendi kendine yapabildiğinin farkına varır. Böylece, kendine olan güveni de artar. 1-2 yaş döneminde sürekli hareketli olmasının da sebebi budur.

Hareket etme becerilerinin de artmasıyla daha çok bağımsızlaşan çocuk büyük bir merak duygusuyla dünyayı tanımak ve etrafı keşfetmek ister. Evdeki dolapları açar; karıştırır; boşaltır; bulduğu, gördüğü eşyaları ağzına götürüp tadına bakar ve onlarla oynamak ister. Bu sırada çevresindeki olabilecek tehlikelerin farkında değildir. Böyle durumlarda, anne babalar genellikle çocuğun her yaptığına ‘yapma’, ‘hayır’, ‘cıs’ diye karşılık verir; kızar ve yasaklar koymaya çalışırlar. Bu dönemde çocuk ‘hayır’ın anlamını bilir; ancak sürekli çocukla inatlaşmak ve kurallar koymaya çalışmak doğru değildir. Evet; yürüme ile özgürleşen ve çevresini keşfetmeye başlayan çocuğa yavaş yavaş kurallar konmalıdır; ancak 1-2 yaş çocuğu kuralın ne ifade ettiğini tam bilemez. Bu nedenle, kurallar koymak yerine tehlikeleri çocuktan uzaklaştırmak, onu tehlikeye sokacak durumları ortadan kaldırmak daha doğrudur. Örneğin; eğer dolapları karıştırmasını istemiyorsanız, dolap kapaklarına kilitler takabilirsiniz; ya da ellemesini istemediğiniz, kırılabilecek eşyaları göz önünden kaldırabilirsiniz. Evi, çocuğa uygun, güvenli bir hale getirmelisiniz. Aynı zamanda, onun hoşunuza giden davranışlarını aferinlerle ve alkışlarla desteklemek; kızabileceğiniz bazı davranışları ise zaman zaman görmezden gelmek ya da dikkatini başka bir yöne çekmeye çalışmak anne baba olarak gösterebileceğiniz uygun tutumlardır.

Her gün yeni birşeyler öğrenmeye çalışan, merak eden 1-2 yaş çocuğunun hareketleri olabildiğince az sınırlandırılmalıdır. Çocuk, bu yaşta dokunarak; deneme yanılma yoluyla öğrenir. Bu yaş döneminde çocuğun bir oyuncağını yere atıp; bizden ona geri vermemizi beklediğini ve sonra tekrar yere attığını görürüz. İşte bu davranış da dünyayı keşfetmeye çalıştığının ve sosyal ilişki kurma isteğinin bir göstergesidir. Ona yeni ortamlar ve fırsatlar sunulmalıdır. Kendisine zarar veremeyeceği, onu tehlikeye sokmayacak, içini açıp keşfedebileceği nesneler verilmeli ve kontrolünüzde bazı objelere dokunmasına müsade edilmelidir. Çocuk, ancak çevresini, objeleri tanıyarak; onların nasıl kullanıldıklarını, ne işe yaradıklarını öğrenerek merakını giderebilir. Onun bu enerjisi ve merak duygusu bastırılmamalıdır. Çocuğunuz bağımsızlığını ancak böyle kazanabilir.

Bu dönemde oyunun da rolü büyüktür. Yaşına uygun oyun malzemeleri dünyayı tanımasını kolaylaştırır. Yaşını doldurmuş bir çocuk, şekilleri uygun deliklerden atabileceği kovalarla, içiçe geçen kaplarla, halkalarla ve topla oynayabilir. 2 yaşına doğru da kendisinin hareket ettirebileceği, basmalı ya da itilip çekilebilen araba, kamyon gibi oyuncaklarla, sesli kitaplarla ve oyuncak müzik aletleriyle gelişimi desteklenmelidir. Ayrıca, bu yaş döneminde çocuk kaşıkla kendi başına yemek yiyebileceğini ve bardaktan su içebileceğini de keşfeder. Bütün bu deneyimler desteklenmeli ve aferinlerle pekiştirilmelidir.

1-2 yaş çocuğunda, taklit etme becerisi de iyice arttığı için çevresinde gördüğü kişilerin yaptıklarını yapmaya çalışır. Bu yaş çocuğunun taklit ettiği ve model aldığı kişiler, annesi, babası ya da ona bakan kişilerdir. Bu nedenle, ebeveynlere çok fazla sorumluluk düşer. Ebeveynler iyi bir model olmak durumundadırlar; çocuk onları dikkatle inceleyerek uygun olan ve olmayan davranışları öğrenir. Hatta, mutluluk, kızgınlık gibi duygu ifadeleri de bu taklit etme becerisi ile ortaya çıkar. Anne ve babaların, çocuklarına çevredeki nesneleri işaret edip tanıtarak, bol resimli hikaye kitapları okuyarak ve onlarla bol bol konuşarak zaman geçirmeleri çocuğun dil, motor ve zihinsel gelişimini hızlandırır. 2 yaşına doğru karalamalar da başladığı için kağıt ve boya kalemleriyle tanıştırmakta da fayda vardır. Ayrıca, seslerin ve konuşmanın başladığı bu dönemde, 1-2 yaş çocuğunun yaşıtlarıyla olabilmesi de önemlidir. Her çocuğun gelişimi bir diğerinden farklıdır; ama yine de birarada olmaları farkına vardıkları, öğrendikleri şeyleri birbirleriyle paylaşmalarını sağlar. Bu da çocuğun dünyayı keşfinde ona yardımcı olur.

Sonuç olarak, 1-2 yaş dönemi çocuğun keşfetmeye, öğrenmeye başladığı bir dönemdir. Bu dönemde ebeveynlerin çocuklarını kısıtlamak yerine cesaretlendirici, yönlendirici bir tutum içinde olmaları gerekir. Ancak o zaman kendi kendilerine yetebildiklerini gören, kendilerine güvenen bireyler olabilirler.

Psikolog İrem Fırat


http://www.bebekcocukdunyasi.com/